yazacak çok şey var; kafamda dönüp duruyor; bir ucundan tutup yazayım da sussunlar.
dün nejat işler'in hasta olduğu haberi döndü durdu medyada; hastadır, değildir, medyanın haber yok / haber çok mantıksızlığının bir ürünüdür; bütün bunlardan ziyade edeceğim iki çift laf var;
akranız nejat işler ile; 40 larımızı sürüyoruz; tezgah barda, bursa'da işçi filmleri festivalinde filmler üzerine sohbetimiz olmuş bardaki halini tavrını görmüş biri olarak hastaysa hakikaten üzüleceğim biridir; nejat işler.
diğer yandan hayatın manasızlığından dem vurmuşsa onu anlayabildiğimi yazasım var. bu yaşa kadar at hırsızı gibi gezdik / yedik / içtik / insanlar girdi yaşamımıza zorla ya da rızamızla / darbeler yedik / toparlandık / savaştık / umursamadık / umursadık / sevdik-sevilmedik / sevmedik anlayamadık ez cümle bu dünyaya duyguya dair ne varsa yaşamış gibi hissediyoruz kendimizi;
daha ne yaşayabiliriz ki fikri ondan geldi çöktü üstümüze!
toplumun dayattığı düzene de girmedik; evlenmedik / boşanmadık / çocuk doğurmadık & baba olmadık; o duyguyu bilmediğimizden dem vuruldukça ^^ bunu da bilmeyeyim yahu^^ dedik içimizden ve bugünlere geldik.
30ları hayat kaçıyor biz yetişemeyeceğiz duygusuyla ''yoruluyorsak yaşıyoruz'' diyerek koşa koşa yaşadık; şimdi 40 olduk baktık ne hayat kaçıyor ne de biz yaşlanmışız. bi 10 sene daha var önümüzde manasızlığı yaşama çevireceğimiz;
demem o ki; nejat işler sıkmasın canını bu manasızlıktan bir mana çıkarır; devam ederiz
okumaya
yazmaya
içmeye
sevişmeye
ağlamaya
öfkelenmeye
...
yaşamaya yani
No comments:
Post a Comment